Temmuz 4, 2023 In Gayrimenkul

Tekirdağ Gayrimenkul Avukatı

Tekirdağ Gayrimenkul Avukatı

1319 sayılı Emlak vergisi kanunu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu ve 634 sayılı kat mülkiyeti kanunu, gayrimenkul davalarının ve hukukunun temel dayanağıdır. Tekirdağ gayrimenkul avukatı, bu kanunlar nezdinde gayrimenkul ile ilgili davalara müdahil olur. 

Tekirdağ Gayrimenkul Avukatı Nedir ve Hangi Davalara Bakar?

Tekirdağ en iyi gayrimenkul avukatı, gayrimenkul yasaları konusunda uzman ve gayrimenkul davaları konusunda deneyimli olan hukuk fakültesi mezunudur.

Uzmanlığı ve deneyimi gereği Tekirdağ gayrimenkul avukatı aşağıdaki davalarla ve gayrimenkul hukuku ile ilgili konularla ilgilenir.

Tapu İptal Davaları

Kanuna aykırı ya da usulüne uygun düzenlenmeyen tapuların iptali için açılan davadır. Mülke ilişkin davalar olduğu için mahkeme kararı kesinleşmeden tapu iptali gerçekleştirilmez.

Tapu iptal davaları halihazırda tapunun sahibi görünen kişilere karşı açılır. Taşınmazın bulunduğu yer mahkemelerinde açılırlar. 

Tapu iptali davası açabilmek için asliye hukuk mahkemesine dilekçe vermek gerekir. Dilekçede davanın açılış nedeni ve mahkemenin isteyebileceği evraklar gibi bilgiler yer alır. 

Tapu iptali ve tescil davaları aşağıdaki nedenlerden dolayı açılırlar: 

  • Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle
  • Muris muvazaası nedeniyle
  • Vekaletgörevinin kötüye kullanılması nedeniyle
  • Ölünceye kadar bakım sözleşmesi nedeniyle
  • Hatalı imar uygulamaları nedeniyle
  • Aile konutu sebebiyle
  • Zilyetlik ve zamanaşımı nedeniyle.

Yolsuz Tescil

TMK madde 1024’te yolsuz tescil durumu: 

“3. İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı

Madde 1024- Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.

Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.

Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.”

Olarak ifade edilmiştir. Çünkü kanunlarda tescil kavramı nedene bağlı olma durumuyla kabul edilir. Yani bağlayıcı nedenler olmadan tescil ve tapu kaydı olması hukuki açıdan sorundur. Asıl hak sahipleri bu sebepleri ortaya koyarak tapunun yeniden tescil edilmesini ya da iptalini sağlayabilirler.

Hukuki Ehliyetsizlik Nedeniyle Tapu Tescili ve İptali Davası

TMK madde 9 ve devamında hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu tescili durumu: 

“A. Genel olarak

I. Hak ehliyeti

Madde 8 – Her insanın hak ehliyeti vardır.

Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.

II. Fiil ehliyeti

1. Kapsamı

Madde 9 – Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.

2. Koşulları

a. Genel olarak

Madde 10 – Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

b. Erginlik

Madde 11 – Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar.

Evlenme kişiyi ergin kılar.

c. Ergin kılınma

Madde 12 – Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.

d. Ayırt etme gücü

Madde 13- Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.

III. Fiil ehliyetsizliği

1. Genel olarak

Madde 14- Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur.

2. Ayırt etme gücünün bulunmaması

Madde 15- Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukukî sonuç doğurmaz.

3. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar

Madde 16- Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir.

Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumludurlar.”

Olarak ifade edilir. Yani tapu sahibi olabilmek için yukarıdaki kanun maddelerindeki şartların taşınması gerekir. Akıl olarak ehliyeti olmayan, reşit olmayan kişilerin sahip olduğu tapular iptal edilebilir. Tapuda taşınmazın devir işleminin yapılabilmesi için tapu sahiplerinin fiili ehliyete ve temyiz kudretine sahip olması gerekir. Ayırt etme gücü olmayan kişiler arasında tapu devri ve diğer işlemler gerçekleştirilemez. 

Fiili ehliyete sahip olmayan kişiler arasında yapılan tapu tescili  ve devri işlemleri hukuki olarak geçersizdir. Bu konuda Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2016/4228 sayılı kararı örnek olarak gösterilebilir. Yargıtayın bu örnek kararı aşağıdaki gibi özetlenebilir: 

  • Tapu iptal ve tescil davasına konu olan deliller dava dosyasına eklenir. 
  • Taraf tanıkları dinlenir. 
  • Ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişilere ait tıbbi belgeler incelenir. 
  • Ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişilerin; yaşları, akıl sağlıkları, yapılan işlem sırasında sarhoş olup olmadıkları gibi unsurlar tespit edilir. Bu durumların tespiti için de Adli Tıp Kurumundan yardım alınır. 

Ortaklığın Giderilmesi Davası

Taşınmaz üzerinde birçok kişinin sahip olması ortaklık olarak adlandırılır. Hisse sahiplerinden birisi kendi payına düşen kısmı satmak isteyebilir. Ancak diğer hisse sahiplerinin de bu satışa onay vermesi gerekir. Diğer hisse sahipleri taşınmazın satılmasını istemiyorsa ya da hisse sahibinin kendi payının satılmasını istemiyorsa, hisse sahibi satışı gerçekleştiremez. 

Bu gibi durumlarda hisse sahibi kendi payını satmak adına dava açabilir. Bu davalara izale-i şüyu yani ortaklığın giderilmesi adı verilir. 

Ortaklığın giderilmesi TMK madde 698-699 ve 700’de: 

7. Paylı mülkiyetin sona ermesi

a. Paylaşma istemi

Madde 698- Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.

Paylaşmayı isteme hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir.

Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmî şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir.

Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz.

b. Paylaşma biçimi

Madde 699- Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.

Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.

Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

c. İntifa hakkı sahibinin durumu

Madde 700- Bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması hâlinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı, buna ilişkin paya düşecek bedel üzerinde devam eder.”

Olarak ifade edilir.

Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi Davaları

Kurulduğu tarihten, ileri bir tarihte geçerli olmak üzere düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar kanunu madde 29/1’de: 

“IV. Önsözleşme

MADDE 29- Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir.

Kanunlarda öngörülen istisnalar dışında, önsözleşmenin geçerliliği, ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlıdır.”

Olarak ifade edilmiştir. Satış vaadi sözleşmeleri yapılan taraflar arasında geçerlidir. Yani taşınmaz sahibi olan kişi taşınmazını yalnızca sözleşme yaptığı kişilere satabilir. Ya da sözleşme tarafı olan kişilerin kurallarına göre satış işlemini gerçekleştirmek zorundadır.

Sözleşmede dezavantajlı durumda olan kişi dava açarak, sözleşmenin yenilenmesini sağlayabilir. 

Kamulaştırmanın İptali Davaları

Anayasanın 46. Maddesinde kamulaştırma: 

“D. Kamulaştırma

Madde 46 – (Değişik: 3/10/2001-4709/18 md.)

Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.

Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir.

Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir.

Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir.

İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.”

Olarak açıklanmıştır. Kamu yararına yapılan işlerden dolayı kamulaştırma işlemleri zorunlu olabilir. Bu durumda taşınmaz sahibinin taşınmazına devlet kurumları tarafından el koyulabilir. Ancak bu el koymanın da şartları vardır. 

Taşınmazına zoraki el koyulan kişi devlet kurumunun belirlediği bedeli eksik bulabilir. Bu durumda dava açarak gerçek bedelden taşınmazını devretmiş olur. 

Ya da taşınmazın sahibi taşınmazına devlet kurumu tarafından el koyulmasını kabul etmeyebilir. Bu durumda da dava açabilir. Son sözü mahkeme söyleyecektir. 

Muhdesatın Aidiyeti Davası

Bir arazinin üzerinde bulunan tüm varlıklar muhdesat olarak adlandırılır. Taşınmazın sahibi olan kişi taşınmazı başka birisine satmış olabilir. Ancak taşınmazı satarken, üzerinde bulunanlarla ilgili herhangi bir hüküm yoksa, taşınmaz üzerindeki tüm varlıklar hala satan kişiye ait demektir. 

Eğer taşınmazı satın alan kişi, taşınmaz üzerindeki varlıkları talep etmesine rağmen taşınmazı satan kişiye vermezse, taşınmazı satan kişi muhdesatın aidiyeti davası açarak, taşınmaz üzerindeki varlıkları geri alabilir.

Muhdesatın aidiyeti davasının açılabilmesi için taşınmaz üzerinde bulunan varlığın gayrimenkul olması gerekir. Ayrıca taşınmazla ilgili daha öncesinden ortaklığın giderilmesi ve kamulaştırma davalarının oluşması gerekir. 

Önalım Hakkı Davası

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2.10.2014 tarih ve 2014/9317 E., 2014/10866 K. Sayılı İlamına göre: 

“Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.”

Ön alım hakkı detaylı bir şekilde tarif edilmiştir. Paylı mülkiyete konu olan taşınmaz üzerinde paydaşların kendi paylarını satmasında öncelik birbirleridir. Yani taşınmaz hissesine sahip olan bir kişi payını satmak istediğinde diğer pay sahiplerine satmalıdır. 

Eğer pay sahiplerinden birisi kendi payını üçüncü kişilere satacaksa diğer pay sahiplerinden noter kanalıyla muvafakat almalıdır. 

Ön alım hakkının nasıl kullanılacağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. 

Kiracının Tahliyesi Davası

Ev sahipleri ile kiracının anlaşamadığı durumlarda ev sahibi kiracının tahliyesini talep edebilir. Ancak bunun da bazı şartları vardır. 

TBK madde 347 ve devamında:

“F. Konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmenin sona ermesi

I. Bildirim yoluyla

1. Genel olarak

MADDE 347- Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.

Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.

2. Bildirimin geçerliliği

a. Şekil

MADDE 348- Konut ve çatılı işyeri kiralarında fesih bildiriminin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.

b. Aile konutu

MADDE 349- Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı, eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemez.

Bu rızanın alınması mümkün olmazsa veya eş haklı sebep olmaksızın rızasını vermekten kaçınırsa kiracı, hâkimden bu konuda bir karar vermesini isteyebilir.

Kiracı olmayan eşin, kiraya verene bildirimde bulunarak kira sözleşmesinin tarafı sıfatını kazanması hâlinde kiraya veren, fesih bildirimi ile fesih ihtarına bağlı bir ödeme süresini kiracıya ve eşine ayrı ayrı bildirmek zorundadır.

II. Dava yoluyla

1. Kiraya verenden kaynaklanan sebeplerle

a. Gereksinim, yeniden inşa ve imar

MADDE 350- Kiraya veren, kira sözleşmesini;

1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,

2. Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.

b. Yeni malikin gereksinimi

MADDE 351- Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir.

Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir.

2. Kiracıdan kaynaklanan sebeplerle

MADDE 352- Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.

Kiracı, bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde; bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kira bedelini ödemediği için kendisine yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunulmasına sebep olmuşsa kiraya veren, kira süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak bir ay içinde, dava yoluyla kira sözleşmesini sona erdirebilir.

Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutu bulunması durumunda kiraya veren, kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmiyorsa, sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla sona erdirebilir.”

Kiracının hangi şartlarda tahliye edilebileceği detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Bu kanun maddelerinde görüleceğe üzere kiracının bildirim yoluyla tahliye edilebilmesi için en az 10 yıllık bir kira sözleşmesinin olması gerekir.

Ev sahibi kiracıyı tahliye etmeden önce kiracıya bildirim göndermelidir. Bildirimde tahliye nedenleri açıkça belirtilmelidir. Eğer kiracı taşınmazın bulunduğu binada huzursuzluk çıkarıyorsa apartman sakinleri tarafından imza toplanarak da tahliye ettirilebilir. 

Kadastro İşleminden Sonra Verilen Tapunun İptali Davası

Yerel yönetimler bünyesinde hizmet veren kadastro daireleri, şehir planlaması ile görevlidirler. Şehir planlamasında bazı hatalar yapılabilir. Kadastro şehir planlamasında hangi arazinin kamuya hizmet verecek şekilde kullanılacağı ve hangi taşınmazların konut olarak kullanılacağı belirlenir. 

Bazı durumlarda planlamada hata yapılabilir. Mesela gerçek kişilere ait olan taşınmazlar planlamada park alanı olarak görünebilir. Bu durumda taşınmaz sahibine yeni tapu verilir. Ancak taşınmaz sahibinin arsası ya da arazisi eksiltilmiştir. Bu gibi hataların düzeltilmesi için taşınmaz sahibi dava açabilir. 

Mirasa İlişkin Tapu İptal Davaları

Ölen kişi geride bıraktığı varlıklara ilişin vasiyetname hazırlar. Vasiyetname yasal olarak hazırlandığında hak sahipleri, vasiyetnamedeki  varlıklardan yararlanır. Ancak vasiyetnamede ne yazarsa yazsın, ölen kişinin varlıkları üzerinde hak sahibi olarak öncelikli olanlar birinci derecede yakınlarıdır. Yani vasiyetnamede birinci derece yakınlarına bir şey bırakılmamışsa, vasiyetnamedeki hükümler uygulanmaz. 

Vasiyetname ile üçüncü kişilere bırakılan taşınmazlarla ilgili asıl hak sahipleri dava açabilirler ve tapunun iptalini sağlayabilirler. 

Miras muvazaası yani mirastan mal kaçırma durumunda da tapu iptal davası açılabilir. 

Gayrimenkul hukukunun dayanaklarından olan borçlar kanunu ile ilgili tam mevzuatı, https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6098.pdf bağlantısından inceleyebilirsiniz. 

Tekirdağ Gayrimenkul Avukatı Tavsiye

En iyi avukatlardan hizmet almak için internet üzerinde biraz araştırma yapmanız gerekir. Deneyimli ve alanında uzman bir avukat hakkında yapılan yorumları incelemeniz ve avukatın web sitesine göz atmanız gerekir. 

Tekirdağ En İyi Gayrimenkul Avukatı 

Gayrimenkul davalarında deneyimli olan avukatlarımızdan yardım almak için bizleri hemen arayabilirsiniz. 

Tekirdağ Gayrimenkul Avukatı Hizmeti

Tekirdağ avukat çalışma arkadaşlarımızla sizlere gayrimenkul hukuku ile ilgili her türlü hizmeti sağlıyoruz. Avukatlarımızdan danışmanlık hizmeti alabilirsiniz. Zorlu mahkeme süreçlerine girmek istemiyorsanız bizlerden uzlaşma talebinde bulunabilirsiniz. 

Tekirdağ Gayrimenkul Avukatı Ücretleri

2023 yılı ücret tarifesine göre aşağıdaki bazı davalarda güncel olan avukatlık ücretleri sıralanmıştır: 

  • Ecrimisil davalarında 30 bin TL
  • Ön alım davalarında 40.050 TL
  • Tapu iptali ve tescil davalarında 40.000 TL
  • İntifa hakkı davalarında 37 bin TL
  • Bedel artırımı davalarında 35 bin TL

Yukarıdaki ücretlerin dışında, gayrimenkul hukuku ile ilgili davalardaki vekalet ücretleri hakkında detaylı bilgi almak için bizleri arayabilirsiniz. 

Gayrimenkul Davaları Masrafları

Taşınmazın değeri üzerinden dava masrafları belirlenir. Taşınmazın değeri ne kadar yüksek olursa, yatırılacak harç miktarı da o denli yüksek olacaktır. Mesela ortaklığın giderilmesi davasında mahkeme masrafları ortalama olarak 6 bin TL’den başlar. 

Davanın türüne, bilirkişi ücretlerine, tanıklara ödenecek ücretlere, posta ve evrak giderlerine göre de değişiklik gösterir.

Gayrimenkul Avukatının Gayrimenkul Davalarına Etkileri

Oldukça geniş bir uygulama alanına sahip olan gayrimenkul hukukunu, hukuk fakültesi mezunu olmayan ve yalnızca bu alanda deneyim kazanmamış birisinin hakim olması imkansızdır. 

Gayrimenkul hukuku alanına hakim olamayan bir kişi de tüm davaları kaybedecektir. Bu yüzden deneyimli ve alanında uzman olan bir avukattan mutlaka yardım alınması gerekir.

Gayrimenkul Davalarına Hangi Mahkemeler Bakar?

Taşınmazın bulunduğu yer mahkemeleri yetkili ve görevlidir. Eğer kat mülkiyeti ile ilgili anlaşmazlıklar söz konusuysa davalar, Sulh hukuk mahkemelerine görülecektir. Taşınmazlar devlet mülkünde ise asliye hukuk mahkemeleri davayı yürütmekle görevli ve yetkilidirler.  

Tekirdağ’da Gayrimenkul Avukatı Hizmetini Kumsal Hukuk Bürosu Nasıl Vermektedir?

Tekirdağ hukuk bürosu olarak gayrimenkul hukuku alanında aşağıdaki hizmetleri müvekkillerimize sağlıyoruz: 

  • Başta Tekirdağ adliyesi olmak üzere tüm adliyelerde hizmet veriyoruz. 
  • Müvekkillerimiz adına davaya taraf olan kişilere tebligat gönderiyoruz. 
  • Dava dilekçesi hazırlayarak dava sürecini başlatıyoruz. 
  • Kapsamlı dava dosyası hazırlayarak müvekkillerimizin savunmasını en iyi şekilde gerçekleştiriyoruz. 
  • İlk derece mahkemelerinin verdiği kararlara itiraz ederek davayı bir üst mahkemeye taşıyoruz ve süreci sonuna kadar takip ediyoruz. 
  • Kiracı ve ev sahibi arasındaki sorunları uzlaşma toplantılarıyla gidermeye çalışıyoruz. 

Tekirdağ Gayrimenkul Avukatı ile Gayrimenkul Davası Nasıl Açılır?

Avukatın dava dilekçesi hazırlaması ve müvekkilin vereceği bilgileri dava nedeni olarak dilekçede belirtmesi ve sonrasında dava dilekçesini ilgili mahkemeye sunması ile birlikte dava süreci başlamış olur. Açılan davanın niteliğine göre bilirkişi talebinde bulunulabilir.

Gayrimenkul Davaları Ne Kadar Sürer?

Ortalama olarak gayrimenkul davaları 300 günlük bir sürede tamamlanır. Ecrimisil davaları ortalama olarak 330 gün sürmektedir. Dava süreleri birçok neden dolayı uzayabilir. 

Tekirdağ Gayrimenkul Avukatı Olarak Verdiğimiz Hizmetler

Gayrimenkul hukuku ile ilgili aşağıdaki hizmetleri müvekkillerimize veriyoruz: 

  • Tapu tescil işlemlerini,
  • Taşınmazların alım ve satımına ait tapu işlemleriyle ilgili danışmanlık hizmetlerini,
  • Kira sözleşmelerinin hazırlanması işlemlerini,
  • Kiracının tahliyesi ile ilgili işlemleri,
  • Tapu iptali için dava açılmasını,
  • Tapu tesciline ilişkin davaların takibini,
  • Taşınmaz ihtilafları ile ilgili çözüm işlemlerini ve
  • Yabancıların mülk edinmesi ile ilgili işlemleri

SIKÇA SORULAN SORULAR: 

Gayrimenkul avukatı ücretleri ne kadar?

Taşınmaz davaları ve danışmanlık hizmetlerine ait olan vekalet ücretleri hakkında detaylı bilgilere, bizleri arayarak ulaşabilirsiniz. 

Tekirdağ’da en iyi gayrimenkul avukatını nasıl bulabilirim?

Uzun yıllara dayanan tecrübeleriyle gayrimenkul avukatlarımız sizlere yardımcı olacaktır.

Gayrimenkul avukatı ne yapar?

Gayrimenkul hukuku ile ilgili danışmanlık hizmeti verir. Taşınmazlarla ilgili yaşanan sorunların giderilmesi adına gerekli olan davaları açar. Tapu iptali ve tescili konularında müvekkillerine yardımcı olur. 

Gayrimenkul davasında yetkili ve görevli mahkeme hangisidir?

Taşınmazın bulunduğu yer mahkemeleri yetkili ve görevlidir. Eğer kat mülkiyeti ile ilgili anlaşmazlıklar söz konusuysa davalar, Sulh hukuk mahkemelerine görülecektir. Taşınmazlar devlet mülkünde ise asliye hukuk mahkemeleri davayı yürütmekle görevli ve yetkilidirler.  

Leave a Reply