Aile Hukuku

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu aile hukukunun temel dayanağıdır. Medeni kanunda yer alan hükümler aile hukukunu korumaya ve yaşatmaya yönelik olarak hazırlanmıştır. Medeni kanunda aynı zamanda işlenen suçlarla ilgili cezalar da yer almaktadır. 

Tekirdağ aile hukuku, aile kurmak isteyen, aile huzurunu devam ettirmek isteyen kişilerin haklarını ve aile yaşamında neler yapmaları gerektiğini belirleyen bir rehber niteliğindedir.

Aile Hukuku Neleri Kapsar?

Türk medeni kanunu ve diğer kanunlardan dayanağını alan Tekirdağ aile hukuku, aşağıdaki konuları kapsamaktadır: 

  • Kanuni olarak nikah yapma koşulları,
  • Evlenme işlemleri ve koşulları,
  • Boşanma şartları ve boşanmanın nasıl olacağı,
  • Anlaşmalı boşanma şartları,
  • Çekişmeli boşanma,
  • Mal paylaşımı,
  • Mal rejiminin tanımlanması,
  • Aile konutuna ait konular,
  • Soybağı ile ilgili konular,
  • Evlat edinme şartları,
  • Velayet şartları ve velayetin tanımları,
  • Çocukların nafaka alması şartları ve miktarları,
  • Çocuk hakları,
  • Kadın hakları,
  • Vesayet konuları,
  • Kayyımlık kurumu ile ilgili konular,
  • Yardım nafakası şartları,
  • Evlilik dışı ortak yaşamın şartları,
  • Aile içi şiddetin önlenmesi,
  • Çocuk kaçırma cezaları,
  • Çocuk istismarının önlenmesi ve 
  • Taşıyıcı annelik konuları,
  • Babalık davaları,
  • Evliliğin iptali davaları,
  • Yabancı mahkeme kararlarının Türk Mahkemeleri tarafından tanınması konuları.

Aile Hukuku Neden Önemlidir?

Dünyada oluşturulan kanunların hepsi, düzeni korumaya ve güçsüz olanı güçlüden korumaya yönelik olarak bir misyon üstlenmişlerdir. Tekirdağ aile hukuku aynı misyonla güçsüz olanı korumaya yönelik birçok kanunu bünyesinde barındırır.

Ataerkil yapıya sahip toplumlarda genel olarak erkek güçlüdür. Daha doğrusu erkeğin güçlü olduğunda ve kadınlardan daha fazla haklara sahip olduğu kabul edilir. Bu yüzden genel olarak oluşturulan yasaların birçoğu kadın, çocuk ve yaşlıları korumaya yönelik olarak düzenlenmiştir. Ayrıca bedensel ve zihinsel olarak kendisini koruyamayacak durumda olanlar için de birçok koruyu kanun maddesi vardır. 

Ancak yasalarda eşitlik ilkesi vardır. Yani tüm bireyler eşit haklara sahiptir. Davalarda kadın, erkek, yaşlı ya da kendisini savunmayacak durumda olduğuna bakılmaksızın haklı ya da haksız kavramları üzerinde durulur. 

Aile, bir toplumun temel yapı taşıdır. Aile olmazsa toplum da olmaz. Bu yüzden mevcut olan kanunlar aile kurumunu korumaya önem verir. Tekirdağ aile hukuku dalının en büyük sorumluluklarından bir tanesi de aileyi korumaktır.

Bu yüzden aile hukuku mevzuat sistemi, aile yapısını korumaya yönelik birçok kural oluşturmuştur. Mesela ekonomik olarak dezavantajlı konumda bulunan kadın için nafaka ve tazminatı öngörmüştür. Ayrıca belirli bir yaşa gelene kadar ekonomik ve psikolojik olarak çocuğu korumaya yönelik bir takım tedbirler almıştır.

Aile hukuku sistemi, varlığını ve temel dayanağını kanunlardan alır. Bu kanunlardan en kapsamlı olanı Türk Medeni Kanunudur.

Her ne kadar Tekirdağ aile hukuku sistemi aileyi korumaya ve yaşatmaya yönelik olarak bir takım tedbirler almışsa da, kadın ve erkek boşanmak isteyebilir. Yani aile birliğinin temeli sarsılmıştır ve taraflar artık bu birliği yürütecek konumda değillerdir. Bu yüzden boşanma şartları ilgili kanunlarda detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Aile mahkemeleri ise ilgili kanunlara dayanarak zayıf olanın maddi ve manevi haklarını koruyacak kararlar alır. Tedbir nafakası, iştrak nafakası, aile konutunun kullanımı, mal paylaşımı, maddi ve manevi tazminat ve çocuğun velayeti gibi konularda haklı ve zayıf olan taraf gözetilir.

Aile Hukuku Özellikleri

Türk Medeni Kanununda Tekirdağ Aile Hukuku 3 bölüme ayrılmıştır.

  • Evlilik hukuku
  • Hısımlık hukuku
  • Vesayet hukuku

Çekirdek aile; kadın, erkek ve çocuklardan oluşur. Aile, içerisinde birinci derecede kan bağı olan kişilerden oluşur. Aile hukuku kapsamında; vesayet, miras, soyadının değişmesi, soy bağının reddi gibi unsurlar aile hukuku kapsamında değerlendirilir. 

Aile Hukuku Davalarında Hangi Konular Yer Alır?

Aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerine daire kanunun 4. Maddesinde, aile hukuku davalarında görülen konular açıklanmıştır. 

Ayrıca: 

“1. 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre ailehukukundan doğan dava ve işler,

2. 20.5.1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,

3. Kanunlarla verilen diğer görevler.”

Yukarıdaki kanun maddeleri de aile hukukuna bakan mahkemelerin işlevini açıklaması bakımından önemlidir.

Aile hukuk kapsamında aşağıdaki diğer konular da, aile hukuku mahkemelerinde görülür: 

  • Boşanma davaları,
  • Mal rejimi davaları,
  • Velayet davaları,
  • Nafaka davaları,
  • Evlenmenin iptali davaları,
  • Boşanmadan sonra açılan maddi ve manevi tazminat davaları,
  • Boşanan kadının bekleme süresiyle ilgili davalar,
  • Aile konutu şerhi koyulması ve kaldırılması ile ilgili davalar,
  • Aile soyadının değiştirilmesi ile ilgili davalar,
  • Babalık davaları,
  • Soy bağının reddi ile ilgili davalar,
  • Evlat edinme ve evlatlıktan ret ile ilgili davalar,
  • Çocuğun ve kadının korunması adına erkek hakkında alınan uzaklaştırma kararı. 

Evlilik Hukuku

Aşağıdaki ilgili kanunlar, evlilik hukukunun dayanağını oluştururlar: 

  • TMK madde 118-160 – evlenme
  • TMK madde 161-184 – boşanma
  • TMK madde 185-201 – evliliğin genel hükümleri
  • TMK madde 2020-281 – eşler arasındaki mal rejimlerinin belirlenmesi

Hısımlık

Akraba ilişkini tanımlayan kavrama hısımlık adı verilir. Hısım, en yakın aile üyelerini temsil eder. İlgili kanunlara göre yalnızca gerçek kişiler arasında hısımlık geçerlidir. Tüzel kişiler için hısımlık kavramı geçerli değildir.

Türk Medeni Kanununun 129. Maddesinde hısımlık evlenmeye engel olarak düzenlenmiştir: 

“Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır:

1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında,

2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında,

3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında.”

Hısımlar arasındaki kurallar ise aşağıda sıraladığımız Türk Medeni Kanununun ilgili maddelerinde düzenlenmiştir: 

  • Soy bağının kurulması Türk Medeni Kanunu madde 282-363
  • Aile TMK madde 364-394

Vesayet

Kendisini fizyolojik ve psikolojik olarak savunacak güçte olmayan kişileri korumaya yönelik oluşturulan kuruma vesayet adı verilir. Vesayet kurumunun kuralları ilgili kanun maddelerinde detaylı bir şekilde belirlenmiştir. Vesayet kurumu aile hukukun bir parçasıdır. 

Aile hukuku kitabının üçüncü bölümünde vesayet hukuku düzenlenmiş ve detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Türk Medeni Kanununun vesayet ile ilgili maddeleri aşağıda sıralanmıştır: 

Vesayetin düzeni TMK madde 396-437 maddelerinde: 

“A. Genel olarak

Madde 396- Vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır.

B. Vesayet daireleri

I. Kamu vesayeti

Madde 397- Kamu vesayeti, vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütülür.

Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi; denetim makamı, asliye hukuk mahkemesidir.

II. Özel vesayet

1. Koşulları

Madde 398- Vesayet altındaki kişinin menfaatinin haklı gösterdiği, özellikle bir işletmenin, bir ortaklığın veya benzeri işlerin sürdürülmesi gerektiği takdirde vesayet istisnaî olarak bir aileye verilebilir.

Bu durumda vesayet makamının yetki, görev ve sorumluluğu kurulacak aile meclisine geçer.

2. Kurulması

Madde 399- Özel vesayet, vesayet altına alınan kişinin fiil ehliyetine sahip iki yakın hısımının veya bir hısımı ile eşinin istemi üzerine denetim makamı tarafından kurulur.

3. Aile meclisi

Madde 400- Aile meclisi, vesayet altındaki kişinin vasi olmaya ehil, denetim makamınca dört yıl için atanacak en az üç hısımından oluşur.

Vesayet altına alınanın eşi de aile meclisine üye olabilir.

4. Güvence

Madde 401- Aile meclisi üyeleri, görevlerini gereği gibi yerine getireceklerine dair güvence vermek zorundadırlar. Güvence sağlanmadan özel vesayet kurulamaz.

5. Sona ermesi

Madde 402- Aile meclisi görevini yapmadığı veya vesayet altındaki kişinin menfaati gerektirdiği takdirde, denetim makamı her zaman aile meclisini değiştirebileceği gibi özel vesayeti de sona erdirebilir.

C. Vasi ve kayyım

Madde 403- Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukukî işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.

Kayyım, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır.

Bu Kanunun vasi hakkındaki hükümleri, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanır.

İKİNCİ AYIRIM

VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLER

A. Küçüklük

Madde 404- Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.

Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir hâlin varlığını öğrenen nüfus memurları, idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

B. Kısıtlama

I. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı

Madde 405- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.

Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

II. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim

Madde 406- Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.

III. Özgürlüğü bağlayıcı ceza

Madde 407- Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır.

Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.

IV. İstek üzerine25

Madde 408- Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.

C. Usul

I. İlgilinin dinlenilmesi ve bilirkişi raporu

Madde 409- Bir kimse dinlenilmeden savurganlığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi veya isteği sebebiyle kısıtlanamaz.

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmî sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. (Ek cümle:6/12/2019-7196/52 md.) Bu raporun tanzimi için gerektiğinde 436 ncı madde hükümleri uygulanır. Hâkim, karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir.

II. İlân

Madde 410- Kısıtlama kararı, kesinleşince hemen kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilân olunur.

Kısıtlama, iyiniyetli üçüncü kişileri ilândan önce etkilemez.

Ayırt etme gücüne sahip olmamanın sonuçlarına ilişkin hükümler saklıdır.

ÜÇÜNCÜ AYIRIM

YETKİ

A. Vesayet işlerinde yetki

Madde 411- Vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet

dairelerine aittir.

B. Yerleşim yerinin değişmesi

Madde 412- Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini

değiştiremez.

Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilân olunur.

DÖRDÜNCÜ AYIRIM

VASİNİN ATANMASI

A. Koşulları

I. Genel olarak

Madde 413- Vesayet makamı, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atar.

Gereken durumlarda, bu görevi birlikte veya vesayet makamı tarafından belirlenen yetkileri uyarınca ayrı ayrı yerine getirmek üzere birden çok vasi atanabilir.

Rızaları bulunmadıkça birden çok kimse vesayeti birlikte yürütmekle görevlendirilemez.

II. Eşin ve hısımların önceliği

Madde 414- Haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet makamı, vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar. Bu atamada yerleşim yerlerinin yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur.

III. İlgililerin isteği

Madde 415- Haklı sebepler engel olmadıkça, vasiliğe, vesayet altına alınacak kişinin ya da ana veya babasının gösterdiği kimse atanır.

IV. Vasiliği kabul yükümlülüğü

Madde 416- Vesayet altına alınan kimsenin yerleşim yerinde oturanlardan vasiliğe

atananlar, bu görevi kabul etmekle yükümlüdürler.

Aile meclisince atanma hâlinde vasiliği kabul yükümlülüğü yoktur.

V. Vasilikten kaçınma sebepleri

Madde 417- Aşağıdaki kişiler vasiliği kabul etmeyebilirler:

l. Altmış yaşını doldurmuş olanlar,

2. Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar,

3. Dörtten çok çocuğun velisi olanlar,

4. Üzerinde vasilik görevi olanlar,

5. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar, hâkimlik ve savcılık mesleği mensupları.27

VI. Vasiliğe engel olan sebepler

Madde 418- Aşağıdaki kişiler vasi olamazlar:

1. Kısıtlılar,

2. Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler,

3. Menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık bulunanlar,

4. İlgili vesayet daireleri hâkimleri.

B. Atama usulü

I. Vasinin atanması

Madde 419- Vesayet makamı, gecikmeksizin vasi atamakla yükümlüdür.

Gerek duyulduğunda henüz ergin olmayanların da kısıtlanmasına karar verilebilir; ancak, kısıtlama kararı ergin olduktan sonra sonuç doğurur.

Kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velâyet altında bırakılır.

II. Geçici önlemler

Madde 420- Vesayet işleri zorunlu kıldığı takdirde vesayet makamı, vasinin atanmasından önce de re’sen gerekli önlemleri alır; özellikle, kısıtlanması istenen kişinin fiil ehliyetini geçici olarak kaldırabilir ve ona bir temsilci atayabilir. Vesayet makamının kararı ilân olunur. III. Tebliğ ve ilân

Madde 421- Atama kararı vasiye hemen tebliğ olunur.

Kısıtlamaya ve vasi atanmasına veya kısıtlanan velâyet altında bırakılmışsa buna ilişkin karar, kısıtlının yerleşim yerinde ve nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilân olunur.

IV. Kaçınma ve itiraz

1. Usul

Madde 422- Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.

İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir.

Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği takdirde, bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim makamına bildirir.

2. Geçici görev

Madde 423- Vasiliğe atanan kimse, vasilikten kaçınmış veya atanmasına itiraz edilmiş olsa bile, yerine bir başkası atanıncaya kadar vasiye ait görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.

3. Karar

Madde 424- Denetim makamı, vereceği kararı vasiliğe atanmış olan kimseye ve vesayet makamına bildirir.

Vasiliğe atananın görevden alınması hâlinde vesayet makamı, hemen yeni bir vasi atar.

V. Görevin verilmesi

Madde 425- Atama kararı kesinleşince vesayet makamı vasinin göreve başlaması için gerekli işlemleri yapar.

BEŞİNCİ AYIRIM

KAYYIMLIK VE YASAL DANIŞMANLIK

A. Kayyımlığı gerektiren hâller

I. Temsil

Madde 426- Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hâllerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atar:

1. Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse,

2. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa,

3. Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.

II. Yönetim

1. Kanun gereği

Madde 427- Vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gereken önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki hâllerde bir yönetim kayyımı atar:

1. Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse,

2. Vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, bir kişi malvarlığını kendi başına yönetmek veya bunun için temsilci atamak gücünden yoksunsa,

3. Bir terekede mirasçılık hakları henüz belli değilse veya ceninin menfaatleri gerekli kılarsa,

4. Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa,

5. Bir hayır işi veya genel yarar amacı güden başka bir iş için halktan toplanan para ve sair yardımı yönetme veya harcama yolu sağlanamamışsa.

2. İstek üzerine

Madde 428- İsteğe bağlı kısıtlama sebeplerinden biri varsa, ergin bir kişiye kendi isteği üzerine bir kayyım atanabilir.

B. Yasal danışmanlık

Madde 429- Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır:

1. Dava açma ve sulh olma,

2. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,

3. Kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi,

4. Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri,

5. Ödünç verme ve alma,

6. Ana parayı alma,

7. Bağışlama,

8. Kambiyo taahhüdü altına girme,

9. Kefil olma.

Aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir.

C. Yetki

Madde 430- Temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı tarafından atanır.

Yönetim kayyımı, malvarlığının büyük bölümünün yönetildiği veya temsil edilen kimsenin payına düşen malların bulunduğu yer vesayet makamı tarafından atanır.

D. Usul

Madde 431- Vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, kayyım ve yasal danışmanın

atanmasında da uygulanır.

Kayyım veya yasal danışman atanmasına ilişkin karar, ancak vesayet makamının gerekli görmesi hâlinde ilân olunur.

ALTINCI AYIRIM

KORUMA AMACIYLA ÖZGÜRLÜĞÜN KISITLANMASI

A. Koşulları

Madde 432- Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, ağır tehlike arzeden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması hâlinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir. Görevlerini yaparlarken bu sebeplerden birinin varlığını öğrenen kamu görevlileri, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

Bu konuda kişinin çevresine getirdiği külfet de göz önünde tutulur.

İlgili kişi durumu elverir elvermez kurumdan çıkarılır.

B. Yetki

Madde 433- Yerleştirme veya alıkoymaya karar verme yetkisi, ilgilinin yerleşim yeri veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde bulunduğu yer vesayet makamına aittir.

Yerleştirme veya alıkoymaya karar veren vesayet makamı, kurumdan çıkarmaya da yetkilidir.

C. Bildirim yükümlülüğü

Madde 434- Kısıtlı bir kişi bir kuruma yerleştirildiği veya alıkonulduğu ya da ergin bir kişi hakkında vesayete ilişkin diğer önlemlerin alınmasına gerek görüldüğü takdirde, kişinin bulunduğu yer vesayet makamı veya özel kanunlarda öngörülen ilgililer, durumu yerleşim yeri vesayet makamına bildirmekle yükümlüdürler.

D. İtiraz

Madde 435- Kuruma yerleştirilen kişi veya yakınları, verilen karara karşı kendilerine bildirilmesinden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edebilirler.

Bu hak, kurumdan çıkarılma isteminin reddi hâlinde de kullanılabilir.

E. Usul

I. Genel olarak

Madde 436- Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tâbidir:

1. Karar verilirken ilgilinin bunun sebepleri hakkında bilgilendirilmesi ve karara karşı denetim makamına itiraz edebileceğine yazılı olarak dikkatinin çekilmesi zorunludur.

2. Bir kuruma yerleştirilen kişiye, alıkonulma kararına veya kurumdan çıkarılma isteminin reddine karşı en geç on gün içinde denetim makamına itiraz edebileceği derhal yazılı olarak bildirilir.

3. Mahkeme kararını gerektiren her istem, gecikmeksizin yetkili hâkime ulaştırılır.

4. Yerleştirme kararı veren vesayet makamı veya hâkim durumun özelliklerine göre bu istemin görüşülmesini erteleyebilir.

5. Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, ağır tehlike arzeden bulaşıcı hastalığı olanlar hakkında, ancak resmî sağlık kurulu raporu alındıktan sonra karar verilebilir. (Mülga cümle:6/12/2019-7196/53md.) (…)

6. (Ek:6/12/2019-7196/53md.) Resmî sağlık kurulu raporunun alınabilmesini temin amacıyla; kişinin vücudundan kan veya benzeri biyolojik örneklerle kıl, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilir, kişiye gerekli tıbbi müdahaleler yapılabilir ve gerektiğinde kişi, hekim ön raporu üzerine en fazla yirmi gün süreyle sağlık kuruluşuna yerleştirilebilir.

7. (Ek:6/12/2019-7196/53md.) Bu madde kapsamında alınan kararların icrası için gerektiğinde ilgili kişi hakkında zor kullanılabilir ve sağlık görevlilerinden gerekli tıbbi yardım alınabilir.

II. Yargılama usulü

Madde 437- Hâkim, basit yargılama usulüne göre karar verir.

Gerektiğinde ilgili kişiye adlî yardım sağlanır.

(Değişik fıkra:6/12/2019-7196/54 md.)”

Türk medeni kanunun diğer maddelerinde vesayet ile ilgili  maddeler aşağıda sıralanmıştır:

  • Vesayetin yürütülmesi TMK madde 438-469
  • Vesayetin sona ermesi TMK madde 470-494

Aile Hukukunda İlkeler

Aile hukukunun temel yapısı ilkelerdir. Tekirdağ aile hukuku aşağıdaki  ilkelere sahiptir.

Süreklilik İlkesi

Birçok toplumda aile kurumu kutsaldır ve bu yüzden devam etmesi gerekir. Aile hukukunda da aile kurumunun sürekli olması için birçok kural mevcuttur. 

Birlik İlkesi

Türk Medeni Kanununun 185. Maddesinde: 

“Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur.”

Denilerek aile birliğinin nasıl başladığı belirtilmiştir. Aile kavramı, kadın erkek ve çocuktan meydana gelir. Kadın ve çocuğun erkeğin soyadını alması aile birliği ilkesinin bir sonucudur.

Zayıfları Koruma İlkesi

Kadın, çocuk, zihinsel ve fiziksel olarak kendisini savunmayacak durumda olan aile üyeleri bu ilke ile koruma altına alınmıştır. 

Düzenleme Serbestliğinin Bulunmaması İlkesi

Aile içerisindeki üyeler kendi kafalarına göre kurallar koyup uygulayamazlar. Kanunda geçerli olan kurallar aile içinde de geçerlidir.

Eşler Arasında Eşitlik İlkesi

Anayasanın 10. Maddesi: 

“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.”

Diyerek kadın ve erkek arasındaki eşitliği dile getirmiştir. Yani evlilik birliği içerisinde kadın ve erkek hem maddi ve hem de manevi anlamda yasalar önünde eşittir.

Devletin Karışmaması İlkesi

Aile hukukunu ilgilendiren tüm konularda devlet müdahil olur. Aile içinde bir sorun meydana gelmişse, sorun yaşayan kişiler gerekli mercilere şikayetlerini iletirler ve kanunlarda aile içerisindeki sorunu çözmeye çalışır.

Tekirdağ Hukuk Bürosu Olarak Aile Hukuku Alanındaki Hizmetlerimiz

Başta Tekirdağ adliyesi olmak üzere tüm adliyelerde müvekkillerimiz adına dava açıyoruz ve süreci sonuna kadar takip ediyoruz.

Tekirdağ hukuk bürosu personelimizle aile hukuku konusunda danışmanlık hizmeti veriyoruz.

Aile hukuku mevzat bilgilerine,  https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.4721.pdf bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.